http://site.mynet.com/cetinyurtseven/
ÇAYCUMA
Karadeniz Bölgesi'nin batı bölümünde Zonguldak iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent. Yüzölçümü 450 km2 olan ilçe, kuzeydoğu ve doğuda Bartın (ili), güneyde Devrek, batıda Zonguldak Merkez ilçeleri, kuzeybatıda Karadeniz ile çevrilidir.
Çaycuma ilçesi oldukça düz bir alanda yer alır. İlçenin batı bölümü Batı Karadeniz kıyı dağlarının fazla yüksek olmayan tepeleriyle engebelenmiştir. Zonguldak ilinin en önemli akarsularından Filyos Çayı ilçeyi güneyden kuzeye geçer ve Hisarönü bucak merkezinden (Filyos) Karadeniz'e dökülür. Çayın vadisi Çaycuma kentinde genişleyerek Çaycuma Düzü'nü, Karadeniz'e döküldüğü kesimde de Filyos Düzü'nü oluşturur. Her iki ovanın verimli alüvyon toprakları, Zonguldak ilinin en önemli tarım alanlarındandır.
İlçede temel ekonomik etkinlik tarımdır. Genelde tarım alanlarının sınırlı olduğu Zonguldak ilinde, Filyos Çayı boyundaki verimli ovalar bitkisel üretim bakımından önem taşır. Bu kesimde mısır, sebze ve meyve üretilir. Hayvancılık, özellikle manda yetiştiriciliği de ilçede yapılan tarımsal etkinliklerdendir. Karadeniz kıyısındaki Hisarönü'nde balıkçılık gelişmiştir. Avlanan balıklar büyük ölçüde İstanbul'a gönderilir.
Topografik yapı özellikleri ve ulaşım olanakları ilçede sanayiin gelişmesini sağlamıştır. İlçe merkezi olan Çaycuma kentinin yanısıra, Hisarönü'nde de özellikle taşa toprağa dayalı sanayi kolunda üretim yapan fabrikalar vardır. 1949'da işletmeye açılan Sümerbank Filyos Ateş Tuğla Fabrikası, başta yakın çevredekiler olmak üzere sanayi kuruluşları için ısıya dayanıklı tuğla üretir.
Filyos, İÖ 8. yüzyıl ortalarında sonra Teion adıyla bir Miletos kolonisi olarak kuruldu. Karadeniz'in kuzeyinden getirilen malların boşaltıldığı önemlice kolonilerden biriydi. İskender'in Asya seferini izleyen dönemde Prenses Amastris, Sesamos (Amastris / Amasra) merkez olmak üzere, Kytoros (Kidios Kalesi), Kronma (Kurucaşile) ve Teion'u birleştirerek Amastris kentini kurdu. Teion, Roma Dönemi'nde Nikomedia (İzmit)- Amasia (Amasya) anayoluna bağlandı. Bizans Dönemi'nde, imparatorluğun doğu merkezi olan Trapezus (Trabzon) yolu üzerinde bir uğrak yeriyken, sonraları giderek önemini yitirdi; Türklerin Anadolu'ya yayıldığı dönemde küçük bir yerleşim birimi haline gelmişti.
Cumhuriyet dönemine değin önemli bir yerleşime sahne olmayan Çaycuma, Zonguldak'ın hızlı gelişimi sonucu giderek kalabalıklaştı. Önceleri Çaycami adıyla, Devrek'e bağlı bir bucak merkezi iken, 1944'de Çaycuma adıyla ilçe yapıldı.
İlçe merkezi Çaycuma kenti Karadeniz kıyısından 25 km kadar içeride, Çaycuma Düzü'nün batı kenarında yer alır. Kent, çevresindeki yoğun kırsal nüfusa hizmet veren bir pazar niteliğindedir. En önemli sanayi kuruluşu 1970'de açılan ve Türkiye'nin üçüncü büyük kağıt fabrikası olan SEKA Çaycuma Kağıt Fabrikası'dır. Fabrikanın üretimi Bartın Limanı'ndan yollanır. Kentte ayrıca yağ imalathaneleri ile un, bisküvi, şekerleme gibi gıda maddeleri üreten imalathaneler, kereste, bıçkı, hızar atölyeleri ve maden işçileri için özel ayakkabılar üreten küçük işyerleri vardır.
Zonguldak-Bartın karayolu ve Ankara-Zonguldak demiryolu kentten geçer.
Belediye 1944'de kurulmuştur.
Nüfus (1985) ilçe:100.288; kent:11.589.
______________________
("Çaycuma," AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Ana Yayıncılık:1986, cilt:6, sayfa:340.)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ÇAYCUMA,
Batı Karadeniz bölümünde (Zonguldak ili) ilçe merkezi kasaba; 13.308 nüf. Filyos çayının batı yakasında. Önünden Zonguldak-Ankara demiryolu geçer. Zongukdak'a yol uzaklığı 36 km; Filyos ağzına, Bartın ve Amasra'ya, Beycuma'ya giden yollar buradan ayrılır. Karabük'e de demiryolu ile gidilir. Kağıt ve makarna fabrikası. Çaycuma ilçesi, 490 km2, 105.586 nüf. 1944'te kurulan ilçenin merkezi, Hisarönü, Perşembe ve Saltukova (Kokaksu) bucakları içinde 79 köy ve 1 kasaba (Hisarönü, 3.730 nüf.). İlçe toprakları engebelidir ve ortasından Filyos çayı geçer. Ormanlar (yayvan yapraklı) geniş yer tutar. Mısır. Meyve. Kümes hayvanları. Hisarönü'nde Filyos ateş tuğlası fabrikası. (M)
____________________________________________
Meydan-Larousse Ansiklopedisi, 4.cilt, sf.372.
ÇAYCUMA'NIN NÜFUSU (1990)
Merkez Nüfusu : 13.308
Bucak ve Köylerin Nüfusu : 92.278
Toplam : 105.586
Yüzölçümü : 490 km2
Nüfus Yoğunluğu : 215
ÇEHARŞENBE / ÇAYCUMA )
Kasaba-i mezkûreye mülhak (yukarıda adı geçen kasabaya - Devrek'e - bağlı) Çeharşenbe Müdiriyyeti'nin merkezi olan Çaycuma Kasabası merkez kaza kadar muntazam (düzenli)olub derûn-ı kasabada (kasabanın içinde) bir çarşı ve iki ca'mi ile bir kilisa bir de hammâm vardır. Mamafih (ancak) mezkûr nahiyyeye mülhak (adı geçen nahiyeye bağlı) sevahil-i Bahr-i Siyah'da (Karadeniz sahilerinde) Zonkuldak namıyle bir mevkî (adında bir yer) ve iskele vardır ki, bunun da derûnunde (içinde) bir çarşı ve Kömür Ma'den-i Hümayûn İdaresi (İmparatorluk Kömür Madeni) mevcûd olub (bulunup) birkaç seneden berû (beri) taraf-ı hükûmetden (hükümet tarafından) emr-i muhafazası (koruma görevi) Çehaşenbe Müdüriyyeti'yle mezkûr mahalde (yukarıda adı geçen yerde - Zonguldak'da) ikame idilan (görev yaptırılan) dört nefer zabtiyye (jandarma eri) ile bir polis memurına ihale olunmuştur (verilmiştir) ki, burası mukaddema (önceden) yalnız kömür ma'denleri imâlât ve ihrâcâtına mahsûs (özel) bir iskele olduğı halde Sâye-i Ma'murîyyet-vâye-i Hazret-i Padişahî'de mezkûr iskelede çend (birkaç) sene evvel inşaasına başlanılarak bu kerre inşaatı resîde-i hüsn-i hitâm olan (iyi biten) liman rıhtım ameliyâtı (çalışmaları) münasebetiyle (ile ilgili olarak) ehemmiyyeti (önemi) tezâyüd itmiş (artmış) ve mezkûr liman bâdemâ (bundan böyle) amed ü şüd (gidiş-geliş) idecek sefâin-i ticârîyye (ticaret gemileri) vasıtasıyle icra kılınacak (yürütülecek) naklîyâtdan ve kezâlik (aynı biçimde) kömür ihrâcât ve naklîyâtından tolayı (dolayı) umûm kaza (genel olarak kaza) ve bâhusûs (özel olarak) mevkî-i mezkûre hemcivâr bulunan (adı geçen yere - Zonguldak'a - komşu olan) nefs-i Çeharşenbe (Çarşamba'nın içi) ve Yılanlıca, Hisarönü cihetleri (tarafları) ehâlisini fevkalade müstefîd ideceği (yararlandıracağı) umûr-ı tabîiyyeden (doğal işlerden) bulunmuşdur.
___________________
( 1317 / 1899-1900 Kastamoni Salnamesi (Kastamonu İl Yıllığı): "Hamidiye", sf : 312-313 )
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ÇAYCUMA NAHİYYESİ
Çaycuma, Bolu dâhilindeki nevâhinin ( bucakların ) hemen en muntazamı, en büyüğüdür. Otuz bir köyü, on bir bin altıyüzü İslâm olmak üzere ve üç yüz yetmişi Rûm ve otuz dördü Ermenî bulunmak üzere on iki bin kadar nüfûsu câmî'dir ( toplam nüfusu vardır ). Nâhiyye merkezi olan Çaycuma Kasabası, muntazam bir çarşıyı, iki câmî-i şerîf, bir medrese ve üç sınıflı bir mekteb-i ibtidâiyye ( ilkokul ) ile bir kilise, bir Rûm Mekteb-i İbtidâiyyesini, hân ve hammâm gibi ihtiyâcât-ı mübremeden olan mebâniyi (gerekli yapıları) ihtivâ etmesi itibârıyle bâzı kazâ merkezlerine bile fâik (üstün) bir halde bulunuyor. Ârâzîsi râtıb (nemli) ve her şeyi yetiştirmeye müsâiddir. Sath-ı bahrden irtifâı (deniz yüzeyinden yüksekliği) otuz-elli metro arasında tehallüf eder (değişir).
Âhâli pek müsteid (yetenekli) ise de nûr-ı maârifin orada da ıttıla etmemesinden (eğitim ve öğretim ışığının orada da bilinmemesinden), seviyye-i ilmiyye ve terbiyye noksandır (bilim ve eğitim düzeyi düşüktür). Şerâit-i ictimâiyyeleri de mütehâliftir (toplumsal koşulları da birbirine uymamaktadır). Bunların da temin ve vahdet-i tekemmülü, üç-beş mahalleden mürekkeb kurranın tevhîdiyle maârifin tâmim ve tezyîdine mütevâkıftır (Bunların olgunlaşmasının sağlanması ve birliği, üç-beş mahalleden oluşan köylerin birleştirilmesiyle, eğitim ve öğretimin genelleştirilmesi ve artırılmasına bağlıdır).
Çaycuma, Filyos Nehri kenarında olmasıyla ormanları yokdur. Her karyenin (köyün) köse çalılıktan ibâret baltalıkları mevcûddur.
Çarşamba Nahiyyesi, merkezinin tesisi itibârıyle tevârîh-i muhtelîfede inkılâbâta mârûz bulunmuş olmakla beraber kıymet-i tarîhiyyeyi de hâiz değildir (merkezininin oluşması itibarıyla çeşitli tarihlerde değişimlere uğramasına karşın tarihî öneme de sahip değildir).
Zonguldak'ın Zağferanbolu (Safranbolu), Tatay (Daday), Araç ve Kastamonu'dan gelen îyâb û zehâb (gidiş-geliş) için bir memerrâı (yolu) olmasıyle hâl-i hazırda, bu yüzden pek müstefid olmakla (yararlanmakla) beraber ticâretin âtîsi (geleceği) pek parlaktır.
Müdîr : İsmâil Efendi
Jandarma Kumandanı : Piyâde Başçavuşu Hüseyîn Hulûsî Efendi
İbtidâî Mektebi Başmûallîmi : Zeynel Âbidin Efendi
İbtidâî Mektebi İkinci Mûallîmi : Tevfik Efendi
İbtidâî Mektebi Üçüncü Mûallîmi : Celâl Efendi
_____________________
( Müstakîl Bolu Lîvâsı Sâlnâmesi- 1915 , sf. 247-248 )
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
|
ÇEHARŞENBE [ ÇARŞAMBA - ÇAYCUMA ]
Kastamonî Vilâyeti'nin Bolı Sancağı'nda Hamîdiyye nâmında âhîren tesîs iden (adıyla eskiden kurulmuş olan) kazânın merkezi olub, Filyas Çayı kurbunda (kıyısında) ve tağlık bir mahalde mebnîdir (kurulmuştur). ( sf. 314 )
________________
(Alî Cevâd, Memâlîk-i Osmâniyye'nin Târîh ve Coğrafya Lûgâti,Dersaâdet : Mahmûd Beğ Matbaâsı, H.1313-M.1895.)
|
HAMİDİYE (ÇAYCUMA ve DEVREK)
Hamîdîyye Kazasına Dâir Malûmât:
Nâm-ı nâmî-i Hazret-i Padişâhî'ye mensûb olan(Hazret-i Padışah'ın -Abdülhamid- şanlı adını almış olan) bu kaza, görülen lüzûm üzerine Ereğli ve Bartın kazalarıyle merbût (bağlı) olan Devrek ve Çeharşenbe nahiyyelerinden mürekkeb ve üçüncü sınıfdan mâ'dud olmak (sayılmak) üzere 1303 sene-i mâlîyesinden itibâren teşkîl (1887 mali yılında kurulmuş) ve mezkûr (adı geçen) Devrek Kasabası merkez kaza ittihâz olunmuştur (sayılmıştır).
Hamidiyye Kazası şarkân (doğudan) Bartın ve Zağferanbolu, garbân (batıdan) Ereğli ve Bolu, şimâlen (kuzeyden) Bahr-i Siyâh (Karadeniz), cenubân (güneyden) kezâlik Bolu ve Gerede kazaları hudûdlarıyla mahdûddur (sınırlarıyla çevrilidir).
Devrek Kasabası, Karadeniz'e sekiz saat mesafede vâkî ve şimâl ve cenûb cihetleri büyük tağlarla muhât (çevrilmiş) olarak kasabanın ortasından cereyân iden (akan) nehir, meşhûr Filyos İskelesi'nde Bahr-i Siyâh'a (Karadeniz'e) mansıb olur(dökülür).
Kezâlik küçük bir çarşısı bulunduğu gibi câmî' ve medrese ve hammâm gibi müessesât-ı lâzımesi dahî ihtiyâca kâfî derecededir(...gibi gerekli kurumları ihtiyacı karşılayacak derecedir).
Nehr-i mezkûr kurbunda (Adı geçen ırmak kıyısında) tenezzüh-i umûmî (genel gezinti) için on bin zira'yı mütecâviz (5 km.'yı aşkın) bir de beledî bağçesi (belediye bahçesi) vardır.
Mezkûr (Adı geçen) Çeharşenbe Nahiyyesi'nin merkezi olan Çeharşenbe Kasabası'nda dahî daha büyücek bir çarşı ve iki camî' ile bir kilise vardır.
___________________
( 1310 / 1892-3 Kastamoni Salnamesi : sf : 472/473 )
( 1311 / 1893-4 Kastamoni Salnamesi : sf : 225/226 )
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
MAHSULAT
Kaza-i mezkurı teşkil iden yüz yetmiş iki (172) karyede hınta, şair, mısır, ve sair envaî hububat husule gelmektedir.
MUSINNUAT (Sınaî Mamulleri)
Devrek Kasabası'nda ceviz ağacından yapılan sanduk, masa, konsol, sigara ağızlığı ve baston gibi şeyler şayan-ı memnuniyet bir surette olub bundan böyle her vechile terakki ideceği derkâr (belli = aşikar) olan mezkur kasabada bu misillu (kadar) sınaî'in dahi
terkkıyat-ı saire ile mütenasiben (uygun olarak) ilerliyeceği tabîidir.
TİCARET
Ahalinin bir kısmı ziraat ve keraste kat'(kesim) ve nakliye müteayyiş olub (geçinip) Kat' itdikleri her dürlü keraste mezkur (adı geçen) nehir vasıtasıyle bis-suhule (kolaylıkla) Filyos İskelesi'ne indirilmekde ve kısm-ı diğerinden bir haylısı da Ereğli Kömür Ma'deni Ameliyatı'nda (İşletmeleri'nde) çalışarak o surette geçinmektedirler.
______________________________
"Hamidiye",1310/1892-3 Kastamoni Salnamesi:sf.473.
"Hamidiye",1311/1893-4 Kastamoni Salnamesi:sf.226.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
FİLYOS
Nefs-i Bartın'a (Bartın'ın merkezine) beş saat mesafede ve garb-i cenubîde (güneybatısında) vakî (bulunan) bir Filyos İskelesi vardır ki, Hamidiyye Kazası'yle Yenice Nahiyyesi tağlarından kalitelu eşcar (ağaçlar) ve büyük kütükler sallarla nehren oraya indirilmekde ve nehrin Bartın cihetinde (tarafında)müceddeden (yeniden) bina olunan mükemmel iki aded fabrika kalitelu ve mütenevvi (çeşitli) keraste imal olunarak gemilerle Dersaadet (İstanbul) ve İzmir ve sair mahallere nakledilmekde ve bu yüzden gerek Hazine-i Celile (Osmanlı Hazinesi) ve gerek ol havali ahalisi haylice intifa eylemekdedir (yararlanmaktadır).
____________________
( 1310 / 1892-3 Kastamoni Salnamesi : sf : 468 )
( 1311 / 1893-4 Kastamoni Salnamesi : sf : 215 )
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
FİLYAS ÇAYI
Yüz kırk kilometre Kastamonî Vilâyeti'nde carî (akan) bir çaydır.
Bu çay, menbâını (kaynağını) Bolı Sancağı'nda kâ'in (bulunan), Alatağ silsilesine mensub Bolı ve Semen Tağları arasında kâ'in, Günay Karyesi kurbunda (yakınında) ahz ile cenûb-ı garbîden (güney-batıdan) şimâl-i şarkıyye (kuzey-doğuya) toğrı mezkûr silsilenin (adı geçen sıra dağların) kesf (yoğun) ormanları arasında cereyân iderek, Bolı Kasabası'ndan ba'de (sonra) Hamîdiyye Kazâsı'nın merkezi olan Devrez (Devrek) Kasabası'ndan geçer. Ba'de (bundan sonra) sağ tarafından hemân (aşağı yukarı) kendi taviline (uzunluğuna) karîb (yakın) bir mecrâ (nehir yatağı) teşkîl iden ve Hammâmlı Suyu ile kesb-i cesâmet eyliyen (büyüyen), Soğanlı ve Arac Suyu'nu ahz ile Bartın Kazâsı'nın garb hududunu teşkîl ile Filyas Kasabası'nda Bahr-i Siyâh'a (Karadeniz'e) karışur.
Billos nâm-ı âtıkıyle yâdolunan mezkûr çay (eski adı olan Billos adıyla anılan adı geçen çay), Bitinya'nın en geniş ve serî' ül-cereyân (akımı hızlı) bir nehri olub, mansabında (denize döküldüğü yerde) şimdiki Filyas Karyesi (köyü) mahallinde eski Tiyum (Tium) Kasabası var idi. (sf : 574)
____________________
(Alî Cevâd, Memâlîk-i Osmâniyye'nin Târîh ve Coğrafya Lûgâti, Dersaâdet : Mahmûd Beğ Matbaâsı, H.1313-M.1895.)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ÇEHARŞENBE NAHİYYESİ
Müdîr (müdür): Mehmed İhsân Efendi
Virgü (vergi) Kâtibi : Enîs Efendi
Tahrîrât Kâtibi : Sâlâh Selâhüddîn Efendi
Refîki(Yardımcısı): Ahmed İbretî Efendi
Sanduk Emîni : Tâhir İlmî Efendi
Mülâzım : Edhem Efendi
Belediye Meclisi
Reîs : İbdâh Beğ
Âzâ : Tahîr Ağa, Yorgi Ağa, Yordan Ağa, Münhall (boş kadro)
Kâtib ve Saduk Emîni : Mustafa Osmân Efendi
Çavuş : Mustafa Ağa
Maarif Meclisi (Milli Eğitim Meclisi)
Reîs : Hacı Hüseyîn Efendi
Âzâ : İsmâil Efendi, Hacı İsmâil Beğ, Yusuf Efendi, Reşid Ağa
Kâtib : Hâfız İbdâh Efendi
Saduk Emîni : Tâhîr İlmî Efendi
Bazı Memurin (Bazı Memurlar)
Orman Ondalık Memurı : Hâfız İbdâh Efendi
Filyos Dûyûn-ı Umûmîyye Memurı : Mustafa Efendi
Reji Memurı : Hıristaki Efendi
Mekteb-i Rüşdîyye (Ortaokul)
Muallim (Öğretmen) : İsmâil Zühdî Efendi
Hüsn-i Hatt (güzel yazı) Muallimi : Tâhîr İlmî Efendi
Bevvâb (hizmetli) : Osmân Efendi
Aded-i Şâkîrdân (Öğrenci Sayısı) : 50
Mekteb-i İbtidâîyye (İlkokul)
Muallîm : Yusuf Efendi
Aded-i Şâkîrdân : 100
İnâs Mektebi (Kız Okulu)
Muallîmi : Hacı Ömer Efendi
Aded-i Şâkîrdân : 30
___________________________________
"Hamidiye",1317/1899-1900 Kastamoni Salnamesi:sf.223-4.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
FİLYOS (TİEİUM-VİLLAYOS)
Filyos Irmağı, Paflagonya'nın batı sınırı olarak kabul edilir.
Filyos, Tieium adlı bir Yunan kolonisi iken Roma çağında yanından akan Villayos (Filyos) nehrinin ismine izafeten adı ( Villayos ) oldu ve bizim dilimize Filyos olarak geçti.
Burada yerin yüzünde bir kale, harabe halinde bir mabet ve bir kilise, bir anfitiyatro, bir de kemerli bina enkazı vardır. Ateş-tuğlası fabrikası yapılırken yerden harçlı temeller, bunların arasından heykeller, steller, küpler, Um Funairerler, kandil ve gözyaşı kapları gibi bir çok arkeolojik eserler çıkmış ve bunlar Zonguldak Halkevi'ne taşınmıştır. (sf.25)
FİLYOS KAYA TÜNELİ
Tünel, kalenin kuzey-batısındaki kademeden aşağı inmektedir. Duvarları moloz taşından harçla yapılmıştır. Üzerine boyları 2 metre, enleri 1,20 metre; kalınlıkları 0,20 metre olan düz kapak taşları konulmuştur. Dört köşe olan bu tünelin eni 1,50 metre, yüksekliği 1,60 metredir. Ağız tarafı dolmuş ve kapanmıştır. Ortasından bir kısmı çöktüğü için üzeri açılmıştır. Dibinde bir su mahzeni olduğu söylenmekte ise de yukarıdan yuvarlanan taş, topraklarla içi dolduğu için yanına varılmamaktadır. (sf.129)
FİLYOS KİLİSESİ
Harabe halinde olan bu kilise Sümerbank Tuğla Fabrikası yanındadır. Dikdörtgen şeklinde bir plan vermektedir. Yan duvarlarında ikişerden dört tane penceresi ve doğusunda mihrabı vardır. Kapısının batı tarafında olduğunu tahmin ediyoruz. Duvarların ikişer metrelik yerleri kalmış, üst tarafları yıkılmıştır. Kalıntılarına göre bina duvarlarının muhtelif ölçüde kesme taşlarla kaplanarak içine harçlı moloz taşı doldurulduğu anlaşılmaktadır.
Duvarlardaki taşlardan bir kısmı eski binalardan alınarak konmuştur. İnşaatta taş duvarlar arasına tuğla kuşaklar da ilave olunmuştur. Döşemenin mozayık olduğu anlaşılmaktadır.
Bina çok zayiat vermiştir. Çatısının ahşap olduğunu tahmin etmekteyiz. Burası bir Bizans kilisesidir. Belki de MS 8. yüzyılda yapılmıştır. (sf.139)
FİLYOS KALESİ
Kale, Filyos bucak merkeziyle aynı adı taşıyan ırmak arasında güneyden kuzeye doğru denize kadar bir tepe üzerine tesis olunmuştur. Uzunluğu 150 metre, genişliği 75 metre kadardır.
Kalenin deniz seviyesinden yüksekliğini yüz metre tahmin etmekteyiz. Denize bakan kuzey-doğu tarafları uçurum halindedir. Güney ve batı yönleri daha zayıf olduğu için suni duvarlarla takviye olunmuştur. Buradaki duvar ve burçların alt tarafları kesme taş, yukarıları da daha sonraları moloz taşından harçla yapılmıştır.
Güney-doğuda bulunan kale kapısı yuvarlak kemerlidir. Yüksekliği üç metre, genişliği de 3,70 metredir. Kapının solundaki duvar sonradan moloz taşı ve harçla yapılmış olup, kalınlığı dört metredir. Filyos'a bakan duvarlar, yer yer yıkılmış bazı burçların kısmen sağlam yerleri kalmıştır.
Kalenin üzerinde iki bina harabesi vardır. Bunların birisi doğuda olup, temelleri moloz taşından harçla yapılmış ve köşelerine büyük kesme taşlar konulmuştur. Bu duvarlar define arayıcıları tarafından yıkılarak birbirine karıştırılmıştır. İkinci bina daha sağlamdır. Duvarları kesme taştan örmeli olarak yapılmıştır. Fakat bugün yalnız kapı tarafı kalmış diğerleri tamamen yıkılmıştır. Boyu 15 metre, eni 6 metre, yüksekliği 4 metredir. Kalenin kuzey eteğinde bir tünel olduğu gibi deniz tarafındaki uçurum üzerinde de denizden su almaya yarayan sözde bir kuyu bulunmaktadır.
Kale, Roma ve Bizans çağlarında yapılmış, duvar ve burçların tepeleri Osmanlılar devrinde tamir edilmiştir. (sf. 169-170)
_____________________________________
Gökoğlu, Ahmet. Papglagonia, cilt I, Kastamonu: Doğrusöz Matbaası, 1952.
EREĞLİ KÖMÜR MA'DEN-İ HÜMAYUNU
Kömür ocaklarında ücretle istihdam olunan amele (işçi) ve saire beş sınıfdır.
Birincisi kazmacı ki, yevmiye (günlük) on guruşdan yirmi guruşa kadar,
ikincisi ameledir ki, yevmiye altı guruş ücret ahz ider (alır).
Üçüncüsü ester (katır) ve hayvanlarıyla ocaklardan şimendifer mevkîlerine veya sahil-i bahre (deniz kıyısına) kadar kömür nakl iden sınıfdır. Bunların nakl itdükleri beher atik yüz kıyye kömürün ücret-i nakliyesi en yakin mahal içün on beş, en uzak mahal içün toksan pareye kadar mesafesine göre muhtelifdir.
Dördüncüsü ocaklar içinde kullanılan direkleri getüren ehalidir ki, bunlara sütunkeş (direk çeken) ıtılak (?) olunur. Bunların götürdükleri direklerin tûl (uzunluk) ve sehanına (kalınlığına) göre beheri iki guruşdan dört guruşa kadar maadenciler tarafında mübayaa idilir (satın alınır).
Beşinci sevahilden sefaine (gemilere) ve merkez kaza limanına kömür nakl iden kayıkcılardır.Sefaine nakl itdikleri kömürün beher cedid kantarından on ve limana nakl eyledikleri kömürün kezalik beher kantarından altmış pare ücret-i nakliye ahz iderler. Maişeti (geçinmesi) ma'dene münhasır olan (bağlı olan) işbu beş sınıf ehaliden imalatın derece-i ehemmiyetine göre mikdarı tezayüd (artmak) ve tenakus (azalmak) itmek üzere had vasatî olarak (ortalama olarak) yevmiye üç bin nüfus kazmacı ve amele istihdam olunur. Zikr olunan beş sınıf ehali Ereğli, Hamidiyye, Bartın kazalarında olub ekseri Ereğli ve Hamidiyye kazasında ve bunların en çoğu Ereğli Kazası'ndandır.
______________________
( 1317 / 1899-1900 Kastamoni Salnamesi : "Ereğli Kömür Ma'den-i Hümâyûnu", sf : 305-6 )
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Madencilik Mesleği
Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1848 sonrası, Zonguldak yöresinden Galata Sarrafları ile başlayan kömür ticaretine, Kurtuluş Savaşı dönemine kadar pek çok ülke doğrudan girmiştir.
Kömür havzasındaki maden ocakları bu şirketler tarafından kiralandığı dönemde, devletin tespit ettiği fiyatla kömür tonu 73 kuruş iken işçi ücretleri 2,5-3 kuruştur. Boğaz tokluğuna çalışılmaktadır. Üstelik para yerine yiyecek ve giyecek verilmektedir. Hastalık yaygın bir hal almıştır. Huzursuzluk ve düzensizlik üretimi düşürünce Sultan Abdülaziz kömür havzasını İdare-i Hassa'dan alır ve Bahriye Nezareti'ne verir. Dilaver Paşa yönetici olarak atanır. 1865 yılında 8 fasıl 100 maddeden oluşan Dilaver Paşa Nizamnamesiyle, teknik, idarî ve hukukî bir düzen kurulur. 13-50 yaş arası zorunlu işçilik getirilir. Karadağ ve Sırbistan'dan gelen kalifiye elemanlar madencilik mesleğini öğretirler. Nizamnameyle, işçilerin kalabileceği, sağlığa elverişli koğuşlar yapma mecburiyeti getirilir. Firar eden işçilere fazla çalışma cezası getirilir. Firara ya da çalışmamaya teşvik edenlerde aynı cezalara çarptırılır. Bu uygulama 1869 yılında yapılan düzenlemeyle yumuşatılır. İşçilere bazı haklar tanınır. İşverenlere, kazalara karşı emniyet tedbirleri alma mecburiyeti getirilir. Çalışma mükellefiyeti kaldırılır.
1908 yılından sonra işçi eylemleri daha sık görülür. 1910-11-13 yıllarında grevler yapılır. 1922 yılında Gelik'de yapılan greve işçilerin şikayetiyle Jandarma Takım Kumandanlığı müdahale eder ve üst makamlardan şirket yöneticilerinin uyarılması istenir. 1923 yılında Asma'da grev yapılır. Nedeni ise işçilere yevmiye cezası verilmesidir. İşçiler, Fransız memurların kömür arabalarını eksik saydıklarını ve sayımda Türk işçi bulunmasını da isterler.
Fransız, Alman, İtalyan, Belçikalı şirketlerin baskı ve zulmünü yaşayan yöre insanı, onların getirdiği teknik elemanlardan da işçiliği öğrenir, sosyal yaşamı görür.
Yabancı baskısını yaşayan maden işçileri cumhuriyetle birlikte farklı beklentiler içine girer. Özellikle 1940 yılında yapılan devletleştirme sonrası ikinci kez getirilen zorunlu çalışma ve 1940-48 arasındaki baskıcı uygulamalar, maden işçilerinin ve yöre insanının hükûmeti ve devleti sorgulamasına neden olur.
İşçilik kavramının henüz ülkemizde bilinmediği ve emperyalizmin tanınmadığı bir süreçte, baskıyı, yoksulluğu, sefaleti yaşayan ve sömürüyü gören yöre insanı, zaman zaman kendiliğinden gelişen tepkilerle ve büyük bedeller ödeyerek, önce ulusal bilince, sonra sınıf bilincine ulaşmıştır.
Yöre insanı başlangıçta istemeyerek de olsa zaman içinde madenciliği benimsemiş ve onu atalarından gelen bir kader olarak kabullenmiştir. Bu uzun tarihsel süreçte Zonguldak'ta madenci şehidi olmayan aile kalmamıştır.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Hassay-ı Orduy-ı Hümayuna Mensub Üçüncü Fırkanın Altıncı Lîvânın Onbirinci Alayının Dördüncü Çaycuma Taburı
Binbaşı Mehmed Şâkîr Beğ Beşinci Mecîdî Yunan Madalyesi
Kolağası Mehmed Nûrî Efendi - Yunan Madalyesi
Tabur Kâtibi Mehmed Reşâd Efendi - Yunan Madalyesi
Birinci Bölük
Yüzbaşı Mehmed Şevkî Efendi Plevne ve Yunan Madalyesi
Mülazım-ı Evvel Osmân Ağa - Yunan Madalyesi
Mülazım-ı Sânî Ali Efendi
İkinci Bölük
Misafireten Mûkim Kolağası İbdah Efendi - Yunan Madalyesi
Mülazım-ı Evvel Ramî Beğ - Yunan Madalyesi
Mülazım-ı Sânî Mü'mîn Efendi - Yunan Madalyesi
Üçüncü Bölük
Yüzbaşı Mehmed Ali Efendi - Yunan Madalyesi
Mülazım-ı Evvel Münhall (boş kadro)
Mülazım-ı Sânî Azîz Efendi - Yunan Madalyesi
Dördüncü Bölük
Yüzbaşı Mustafa Efendi Beşinci Mecîdî, Girid, Karatağ Madalyeleri
Mülazım-ı Evvel Münhall (boş kadro)
Mülazım-ı Sânî Süleymân Şükrî Efendi - Yunan Madalyesi
___________________________________
"Hamidiye", 1317/1899-1900 Kastamoni Salnamesi:sf:226.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
ÇARŞANBA NAHİYYESİ'NİN NÜFUSU (1899)
İslâm Erkek : 17.189
İslâm Kadın : 13.282
İslâm Toplam : 30.471
Rûm Erkek : 170
Rûm Kadın : 102
Rûm Toplam : 272
Genel Toplam : 30.743
Toplam Köy ve Mahalle Adedi : 107
___________________
(Kastamoni Salnamesi-1317 (1899/1900),sf.224)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Hamîdîye (Devrek ve Çaycuma) Kazası
Hane (Ev): 6.586
Kahve ve Mağaza ve Dükkân : 448
Fırun (Fırın): 9
Han : 10
Hammâm : 2
Hızar ve Değirmen : 300
Fabrika : ---
Ota (Köy Odası) : 35
Anbar ve Samanlık ve saire : 7.224
Çiftlikât (Çiftlikler): ---
Bağ : 4
Bağçe : 144
Tarla : 45.526
Çayır : ---
Mera : 107
Orman ve saire : 260
Talyan (Dalyan) : ---
Arsa : 131
Kayıkhane: ---
Cevâmî ve Mesâcîd (Cami ve Mescitler) : 77
Mekâtib (Okullar) : 74
Medrese ve Kütübhane : 2
Tekye ve Zâviyye : 1
Kilisa ve Manastır : 2
Kışla ve Devâîr-i Âmîre (Devlet Dairesi): 1
Karagolhane : ---
Çeşme ve Sebîl : 17
İmâret : ---
Hastahane : ---
---------------------
YEKÛN (TOPLAM): 926.739
Mezru' ve gayrımezru' (ekilmiş ve ekilmemiş) arazi dönümü : 987.699 (dönüm)
_____________________________________
( 1311 / 1893-4 Kastamoni Salnamesi :"İstatistik" sf : 333/335